Lyonda gezilecek yerler / Lyonda 1. gün

    Bonjour,merci...
    Bu iki kelime ve iyi derecede ingilizce bilen iki kişi Fransa'ya gittik.İnsanlarla el kol hareketleri ile anlaşabildik :) 
    İngilizce konuşulmayan Avrupa kesimi denilince bundan sonra aklıma gelen ilk şehir LYON olacaktır! 
   
  3 gün süren bu gezimizi anlatmak, edindiğim tecrübeyi gezginlerle paylaşmak istediğim için yazayım dedim.

    Lyon'da 4 günde sadece 3 Türk ile karşılaştık!
    Şaşırdık! Çünkü Lyon güzel arkadaşım! Tarih desen tarih, müze desen müze,manzara desen manzara! Herşey var yani.
   Neden gitmiyoruz ki biz Lyon'a??

St.Etienne Havalimanı
   Lyon'da iki havalimanı var; Saint Etienne ve Saint Exupery ! Biz bilet daha ucuz olduğu için Lyon merkezin 2 saat uzaklığındaki St. Etienne havalimanını seçtik.
   Siz seçmeyin! Ulaşım yok denecek kadar.
    Limandan çıkınca kuş uçmaz kervan geçmez bir yere geldiğinizi görüyorsunuz. Zaten bu limana sadece iki ülkeden iki havayolu geliyormuş. Tabiki birisi PGS :)
   Uçaktan inen insanlar otoparktaki arabalarına atlayıp gidince ortalıkta kimsecikler kalmıyor.

    Sağolsun Türk bir çift bizim ortada kaldığımızı fark edince Lyon'a yakın bir yere bizi bırakmayı teklif ettiler. Aksaraylı bu gurbetçi yaşlı çiftimiz arabaya biner binmez bize mis kokulu salatalık bile ikram etti :) Her yerde misafirperver bir milletiz azizim...

   Şehir merkezine ulaşım için ilk seçenek uçaktan inen kişilerden rica edip onlarla gitmek..İlk yolu tercih edecekseniz uçaktan önce inin ve pasaport sırasından hızlıca geçip kapıdan insanları bekleyin! yoksa havalimanında mahsur kalırsınız:) Araç kiralama yerleri filanda kapalıydı bu arada. Taksi durağı da vardı ama taksi yoktu.

    İkinci seçenek ise otobüs durağını bulabilirseniz eğer Otobüs + tramvay!
    Havalimanından çıkıp sola dönüyorsunz ve bi hayli yürüyüp ana yola çıkıyorsunuz. Yolun karşı tarafına geçip,37 numaraya binip, hastane durağında inerek T1 nolu tramvaya aktarma yaparak şehir merkezine gidiyorsunuz.

    Biz Lyona 12 km kala küçük bir kasabada indik arabadan.  78 nolu otobüs paylaştığım linkteki bütün ara sokakları dolaştığı için bir saatlik bir yolculuk yaptık denebilir .
http://www.tcl.fr/Me-deplacer/Toutes-les-lignes/78
Yol uzun sürdü ama maksat "yolda olmak" değil mi zaten diye kendimizi avuttuk :)
Son durakta yani Gare d'oullins'te inip metronun M hattına aktarma yaptık.
Tek biniş iki saat için 1.80 Euro.
Metrodan sonra T1 tramway hattın aktarma yapıp Perrache durağında indik.Bu duraktan her yere gidebiliyoruz . Gayet yoğun ve kalabalık.


Konaklama

Otelimiz  sevimli,rahat,temiz,tramvaya yakın bir bölgedeydi.
2nd arr. diye geçen bölgede Hôtel Axotel Lyon Perrache'de kaldık.
 (linkini paylaşıyorum) https://www.booking.com/hotel/fr/perrache.tr.html








Duvar boyama sanatı bu şehirde biraz meşhur olduğundan, modern stilde duvar boyamaları sokağı bir hayli hareketli gösteriyor ama normalde fotoğraftaki gibi çok sessiz sakin bir sokak.











Otelin kahvaltı salonu ve kahvaltıda sunulan yiyecekler hiç hoş değildi. Küçük bir sandviç ya da meyve ile atıştırmalık tarzında kahvaltı yapıyorsanız  otelde boşuna vakit ve para kaybetmeyin derim

Musee de Confluences

 İlk olarak Confluent adlı bölgeye doğru nehir boyunca yürümeye karar verdik. Normalde bu sahil hiç turistik değil ama Musee des Confleunces'e giden nehir kenarı burası diye böyle bir rota çizidk. İyi ki de öyle yapmışız. Nehir kenarındaki teknelerin güzelliği ve binaların mimari yapılarına hayran kaldım. Alışılagelmişin dışında yapılaşmalar vardı.Binaların etrafını çelikle kaplanmış , renkli,desenli,düz... Baktıkça bakası geliyor insanın. Nehirde demirlemiş duran teknelerin çoğunda yerleşik yaşam sürüyor insanlar. Bu da biraz değişik geldi bize. Yüzen ev+bahçe+bar tarzında değişik konseptli tekneler vardı.
Bayıldık :)













Yolun sonunda Iamsterdam tarzında onlylyon yazısı bulduk. Altından üstündan sağında solundan her bir tarafından bol bol fotoğraf çektik.







Müzenin mimarisi de gördüğünüz üzere tasarım  harikası.
Girişinde havuz bile var.
Pek bir ferah :)





Her telden şey var içeride. Gez gez bitmez tarzında. Mısır heykelinden,bilim tahtasına, halı makinesinden dinazor kalıntılarına,antartika belgeselinden , böcek koleksiyonuna kadar çok farklı kültürden ve türden sergiler var.










Terastan Lyon manzarasını görmeden müzeden ayrılmayın derim :)










Lyon City Card

Müze girişleri öğrencilere ücretsiz. Yetişkinler için 9 Euro.
Ama biz kişi başı 33 Euro verip Lyon City Card aldik. Tüm müzelere ücretsiz giriş sağlayan bu kart ile tüm ulaşım araçlarını kullanmanıza imkan verdiğinden en kullanışlı yöntem.
"Bilet nerden alıyoruz,bu müze girişi ne kadarmış" vb. gibi şeylerle hiç vakit kaybetmeden yol aldık.

  Online daha ucuza geliyormuş 3 Euro.
  Ayrıca Havalimanı ulaşımını da eklemek isterseniz extra ücret ile bu hizmeti de alabiliyorsunuz
   https://www.lyoncitycard.com/?lang=2#

Müzeden sonra öğlen yemeği ve yeni tur planı için tramway ile Place Bellacour meydanına gittik. İnternetteki araştırmalarımla bu meydanda kocaman bir dönmedolap vardı. Özellikle gece aydınlatması muhteşemdi. Ama Euro 2016 sebebi ile meydandaki dönmedolap gitmiş yerine kocaman bir dünya küresi gelmişti.

Lyon City Boat Tour

Meydanda öğlen yemeği ardından nehir kenarına indik ve tekne turu saatlerini öğrendik. City Card ile tekne turuna da katılabiliyorsunuz. Old twn-new town-full tour olmak üzere üç ayrı tur çeşidi var. Sadece birini seçme imkanımız olduğundan biz Old Town'u seçtik.
 Burda size bir link vereyim.
 Online alınca fiyatı daha uygun anlaşılan.
http://www.lyoncityboat.com/sightseeing-cruises

 Tekne turuna kadar 2,5 saat vaktimiz vardı ve biz de Old Law Court yani eski mahkeme binasına çıkan kırmızı köprüden geçerek sağ tarafa döndük. Old town bölgesinin sol tarafını bir gün sonrasına bıraktık.Gare-Saint Paul tren istasyonuna kadar dar sokaklardan geçerek, dükkanlara girip çıkarak yürüdük. Küçük ama ilginç dükkanlar var.





Tren garından sonra yol yukarı doğru bizi sürükleyiverdi ve kendimizi yokuşları ve merdivenleri tırmanırken bulduk!!! Old town denilen yere alternatif ulaşım yolları var. Mesela Metro'dan F1 hattına aktarma yapıp ilk durakta inerseniz bam diye Ancient Greek tiyatrosuna çıkıyorsunuz. Ordan biraz yukarı yürüdün mü, Notre Dame de Fourviere bazilikasının bahçesine geliveriyorsun. Ancak gel gör ki biz iki akıllı sohbete kapılıp yürüdük de yürüdük....

Hele ki Eyfel çakması radyo kulesine çıkan merdivenleri bileniniz vardır belki!






 "Montée Nicolas De Lange"  Bilmeyiniz,çıkmayınız,tırmanmayınız!
 "Nasıl olsa şimdi biter"
" ah bak yolun sonu"
" of köşeymiş sadece!"
"dur bir soluklanayım" diye diye çıkarsınız!

O kadar yorucu ki bizden önce tecrübe edenler merdiven sonuna bu yazıyı yazmışlar!!!







Gerçekten zafer kazanmış gibi oluyor insan :) Zaten bu merdivenlerde antrenman yapıyormuş sporcular.
Çıkmayı düşünüyorsanız bir google araştırması yapın derim!



















Tepeye bu zorlu yoldan çıktık ama değdi! Manzara muhteşem.
Lyon'u kuş bakışı bir güzel izliyorsunuz. Selfi çubuğu ile dört bir köşeden bol bol fotoğraf çekiyorsunuz. Tırmanırken çok terlediğimizden tepedeki rüzgar bize iyi geldi ama normal şartlarda biraz serin olmuş oluyor. Ayrıca bu manzara alanı haftasonu inanılmaz kalabalık oluyor.Planınızı yaparken bu alanı hafta içine denk getirin en iyisi. Bazilikanın içini anlatmıyorum , fotoğraftan dışına bakın, içini gezesiniz gelecek zaten:)
Bu güzel tepede gezecek daha çok yer vardı ama bizim tekne turuna çok az dakika kaldığından koşar adımlarla nehir kenarına indik. Bir sonraki gün aynı yerden orman içindeki merdiven ve patikadan geçerek aşağı indik. Sakin sakin yeşilliklerin arasında geçmek çok keyif verici doğrusu. Tekne turumuz bir saat kadar sürdü. Tur rehberi fransız bayanın konuştuğu ingilizceden doğru düzgün birşey anlayamadığımız için sadece manzaranın tadını çıkartıp güzel fotoğraflar çektik. Teknemiz bizi aldığı yere bıraktıktan sonra sokaklarda yürüye yürüye bu güzel havuzlu meydana,
 La Fontaine de Jacobin'e geldik.



 Biraz etrafa bakındık ve uygun fiyatlı yemek yiyecek bir yer ararken,yanımızdaki banka oturan bir çifitin elindeki paketten gelen mis kokulara dönüp baktık:) pakette Big Fernand yazdığı gördük ve hemen bu mekanı bulmaya koyulduk. İyi ki de bulmuşuz iyi ki de burada yemişiz. Çok uygun fiyatlı değildi ama çok lezzetli burgerleri vardı. Zaten Swarm'da , Lyon'un en iyi 5 Burger mekanı arasında değerlendirilmiş. Dikkatimizi çeken bir başka konu da şu şekilde. Cafelerin neredeyse tamamı araba park alanlarının üzerine tahtadan standlar yapmışlar ve bahçe kısmı olarak bu standları kullanıyorlar. Restaurant ve bahçe arasındaki kaldırım boş kalıyor. Neredeyse tüm cafeler bu şekildeydi. Bir arabalık park yerine 5 masa ! Mantıklı sanki.

Yemekten sonra diğer nehirin kenarına doğru yürümeye karar verdik ve tabana kuvet diyerek güzel güzel köprülerden geçip şu aşağıda görmüş olduğunuz merdivenli yere geldik. Sanırım bütün Lyon gençleri bu merdivenlerde yaşıyor :) Akşam oldu mu birasını kapan gelmiş. Arkadaş gurupları,aileler,küçük büyük her yaştan insan kesimi var. İlerleyen saatlerde alkol ve tütün mamülleri sebebi ile ortam biraz garipleşiyor ama atmosfer yine de güzel. Güneşin batışını burada izledik. Bir çok güzel fotoğraf çektik ve yine aklımıza esen , gözümüze güzel görünen tüm sokaklardan yürüyerek otelimize döndük.
Yorgunluktan perişan olmuş ayaklarımızın ağrısını ile gün boyu çektiğimiz güzel fotoğraflara bakarak unutmaya çalıştık ve ikinci gün için biraz dinlenmeye çalıştık...
Lyon'da 1. gün gayet keyifliydi.
 İkinci gün neler olacak ?? :)

Yorumlar